Yeşil Alglerin Mars’ta Yetiştirilmesi: Biyoplastiklerin Geleceği
Harvard Üniversitesi’nden Robin Wordsworth liderliğindeki bir araştırma ekibi, biyolojik kökenli polilaktik asit (PLA) ile üretilmiş 3D baskılı odacıklar içerisinde Dunaliella tertiolecta isimli yeşil algleri başarıyla yetiştirdi. Bu odacıklar, Mars atmosferinin düşük basınçlı ve karbondioksit açısından zengin yapısını taklit edecek şekilde tasarlandı. Araştırmacılar, bu sistemin uzun vadede kendi kendini sürdürebilecek kapalı devre bir yaşam modeli sunduğunu belirtiyor.
Robin Wordsworth, “Eğer bu yapılar içinde alg üretebilirsek, bu algler yeni biyoplastik üretiminde kullanılabilir. Böylece kendi kendini besleyen bir sistem kurmuş oluruz” ifadeleriyle sürecin potansiyeline dikkat çekti. Ekip, bu başarılı denemeyi Science Advances dergisinde yayımlanan bir makalede duyurdu.
BASINÇ FARKIYLA SIVI SU, ALG BÜYÜMESİ VE FOTOSENTEZ
Mars yüzey basıncı, Dünya’nın %1’inden daha düşük. Bu koşullarda sıvı suyun var olması teoride imkânsız. Ancak araştırma ekibi, biyoplastik odacıkların içinde basınç farkları oluşturarak suyu sıvı halde tutmayı başardı. Bu da alglerin fotosentez yapmasına olanak sağladı. PLA malzemesi, zararlı ultraviyole ışınlarını engellerken yeterli miktarda ışığın geçişine izin verdi.
Araştırmacılar bu deneyin, gelecekte Mars ya da başka gezegenlerde kurulacak habitatlar için önemli bir yapı taşı olduğunu belirtti. Ayrıca geleneksel malzemelerin aksine biyoplastiklerin uzayda üretilebilmesi ve yeniden kullanılabilir olması taşıma maliyetlerini de azaltabilir.
AY VE DERİN UZAY İÇİN YENİ HEDEFLER
Robin Wordsworth ve ekibi, bir sonraki adımda biyoplastik sistemleri Ay ve derin uzay görevlerine uygun vakum koşullarında test etmeyi planlıyor. Daha önce de ekibin yaptığı çalışmalar, silika aerojeller kullanarak soğuk ve düşük basınçlı ortamlarda yaşam desteği sağlayabileceğini göstermişti. Bu yeni biyoplastik-alg sistemiyle birlikte aerojellerin birleşimi, uzayda kendi kendine yeten yaşam alanlarının önünü açabilir.
Wordsworth, “Biyolojik materyallerle yapılan yaşam alanları, yalnızca uzayda değil, Dünya’da sürdürülebilirlik teknolojilerine de katkı sağlayacak” diyerek bu gelişmenin geniş kapsamlı etkilerine dikkat çekti.